Filistinli film yapımcıları ve oyuncular, Doha Film Enstitüsü (DFI) tarafından düzenlenen 12. Ajyal Film Festivali’nde uluslararası medya temsilcileriyle bir araya geldi.
Yönetmen ve oyuncu Mohammad Bakri, yönetmen Rashid Masharawi, Mohammed Almughanni, yönetmen Laila Abbas ve oyuncu Saleh Bakri toplantıya katılan isimler arasında yer aldı.
Mohammad Bakri, 2002’de Cenin mülteci kampında İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen bir operasyon sırasında yaşananları anlattığı ve uluslararası festivallerde ödüller kazandıran “Jenin, Jenin” belgeselindeki tanıkların bugünkü hallerini beyaz perdeye taşıdığı “Janin Jenin” filmiyle Ajyal Film Festivali’nde yarışıyor.
Filistin halkının yaşadığı sorunları ele alan yapımlarıyla tanınan Bakri, “Filistin’de bir film endüstrisi için altyapı yok, ancak elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan bireyler var. Filistinlilerin bulunduğu her coğrafyada farklı mücadeleler yaşanıyor. Hepimiz özgürlük ve bağımsızlık hayallerini paylaşıyoruz.” dedi.
“Filistin’de film yapmak imkansız bir görev gibi”
Bakri, filmlerini finanse etmenin artık son derece zor olduğunu belirterek, “Doha Film Enstitüsünü selamlıyorum. Onların Gazze’de halkımıza ne olduğunu göz önünde bulundurarak, gösterişten uzak ama böylesine önemli bir festival organize etme çabalarına saygı duyuyorum.” ifadelerini kullandı.
Filistin’de sinema yapmanın zorluklarına da değinen usta yönetmen, “Artık Filistin’de film yapmak imkansız bir görev gibi. Ama biz yapıyoruz.” dedi.
“Gazze’de olanlar her yerde gösterilmeli”
Rashid Masharawi, hem sanatsal hem de politik mesajlar içeren yapımlarında Filistin’in şartlarını sinema diliyle ifade ettiği “Ticket to Jerusalem”, “Laila’s Birthday” ve “Arafat, My Brother” adlı yapımları sinemaseverlerle buluşturdu.
Filistin’de sinema salonlarının eksikliğini gidermek için taşınabilir sinema projelerine de imza atan Masharawi, filmleriyle Venedik, Cannes ve Toronto gibi prestijli festivallerden ödüller aldı.
Yönetmen Masharawi, uluslararası alanda tanınmış olmasına rağmen yeni bir film yapmanın 3 yılını aldığını söyledi.
Filistin sinemasını uluslararası arenada görünür kılma misyonunda önemli bir yere sahip olan başarılı yönetmen, film yapmanın önemine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Her yeni projeye başladığımda, sanki ilk uzun metraj filmimi yapıyormuşum gibi hissediyorum. Gerçek şu ki her film daha fazla zaman, çaba ve planlama gerektiriyor. Sinema bir düğmeye basıp anında değişim yaratan bir şey değil. Ancak elimden geldiğince Filistin anlatısını paylaşmak, işgalin yanlış anlatısını çürütmek için çalışıyorum. Sinema beni çaresiz değil, aksine değişime aktif bir katılımcı olarak hissettiriyor.”
Festival kapsamında gerçekleştirilen ve Gazze’deki sinemacıların 22 kısa filminden oluşan “From Ground Zero” adlı koleksiyonun küratörlüğünü de üstlenen Masharawi, “Gazze’de olanlar her yerde gösterilmeli. Bu katliam, daha önce yaşananlardan farklı çünkü canlı yayınlanıyor. Buna alışmamalıyız. Bizi öldüren şey yalnızca İsrail işgali değil, aynı zamanda Arap dünyasının sessizliği.” şeklinde konuştu.
“Hikayemin de İsrail tarafından işgal edilmesini istemedim”
Yaptığı kısa filmler ve belgesellerde Filistin toplumundaki sosyal sorunlar üzerine yoğunlaşan hikayelere yer veren Laila Abbas, Royal Holloway Üniversitesinde film ve televizyon yapımı alanında eğitim aldı.
İlk uzun metraj filmi “Thank You for Banking with Us” ile festivalde yarışan Abbas, filmini 7 Ekim 2023’ten önce Ramallah’ta çektiğini aktararak, “Siyasetten uzak durmak istedim ancak Filistin bağlamında bu imkansız. Çünkü bu, gerçeklikten kopmak anlamına gelir. Hikayemin de İsrail tarafından işgal edilmesini istemedim.” değerlendirmesinde bulundu.
Sinema eğitimini Polonya’daki Lodz Film Okulunda tamamlayan Mohammed Almughanni de yapımlarında savaşların sosyo-politik etkileri, ulusal kimlik ve savaş mağdurlarının karşılaştığı sorunları işliyor.
Aralarında “An Orange from Jaffa”, “Son of the Streets”, “Blacklisted” ve “Falafala”nın da olduğu belgesel ve kurgusal yapımlara imza atan Almughanni, “Sinema, bizimle dünya arasında ve Filistin halkı arasında köprüler kuruyor. Sinema, içimizde olanı ifade etmenin bir yolu. Ancak Filistin’de film endüstrisi çok zor çünkü koşullar sinemayı, insanların karşılayamayacağı bir lüks haline getiriyor.” diye konuştu.
Oyuncu Saleh Bakri ise sinemanın yaralarını iyileştirmediğini ancak çaresizlik duygusunun tozunu silip attığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Filistin ülkesi fikrinin kendisi yok edildi. Eskiden dünyanın dört bir yanından Arap sanatçılar Hayfa’ya gelir ve performans sergilerdi. Bugün, benim izleyicilerim bile sinema salonuna giremez hale geldi.”
Birçok filmin gösterileceği festival yarın sona erecek.