Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, TUSAŞ’ın Kahramankazan yerleşkesine yönelik terör saldırısına ilişkin, “Milli birliğimize, kardeşliğimize kasteden bu terör odaklarına en güzel cevabı, birliğimizi, kardeşliğimizi daha fazla yücelterek vereceğiz” dedi
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Bingöl Üniversitesi yerleşkesinde düzenlenen Akademik Yıl Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, yeni akademik yılın öğrencisiyle, akademisyeniyle, idarecisiyle üniversitenin tüm mensuplarına hayırlı olmasını diledi.
TUSAŞ’a yönelik terör saldırısında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa dileğinde bulunan Yılmaz, şöyle konuştu:
“Bu yaşananlar bizi yolumuzdan alıkoymayacak, tam aksine daha fazla azimle, daha fazla kararlılıkla çalışmamıza, daha çok üretmemize vesile olacak. Ondan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Milli birliğimize, kardeşliğimize kasteden bu terör odaklarına ve onların arkasındaki karanlık yapılara en güzel cevabı birliğimizi, kardeşliğimizi daha fazla yücelterek ve daha fazla çalışarak, ter dökerek vereceğiz, vermeye devam edeceğiz.”
“2002’de 76 olan yükseköğretim kurumu sayısını bugün 209’a çıkardık”
Üniversitelerin bir toplumun yarınlarını inşa eden ilim ve irfan kurumları olduğunu kaydeden Yılmaz, yükseköğretimin üzerinde her zaman hassasiyetle durduklarını ve en çok yatırım yaptıkları alanların başında geldiğini belirtti.
Yılmaz, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nde de eğitimi yine en öncelikli mesele olarak gördüklerini anlattı.
Merkezi yönetim bütçesinden 2002’de yalnızca yüzde 9,4 seviyesinde pay alan eğitime 2025’te yüzde 14,8 ile bütçeden en büyük payı ayırdıklarını bildiren Yılmaz, üniversiteleri doğudan batıya yaygınlaştırarak yükseköğretimde ihtisaslaşmayı ve güçlü akademik performansı teşvik ettiklerini kaydetti.
Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“2002’de 76 olan yüksek öğretim kurumu sayısını bugün 209’a çıkardık ve öğrenci sayısı bu süreçte 7 milyonu aşmış durumda. Şu anda ülkemizde 7 milyonu aşkın üniversite öğrencisi var. Yatırımlar sayesinde üniversitelerimizin yaygınlaşmasıyla birlikte okullaşma oranlarında da önemli artış sağlandı. 2003’te yüzde 15 olan yükseköğretimde okullaşma oranı, bugün yüzde 50’ye ulaştı. Özellikle bu noktada kadınların, genç kızların yükseköğretimdeki okullaşma oranının yüzde 14’ten yüzde 51’e çıktığını iftiharla ifade etmek isterim. Göreve geldiğimizde yaklaşık 64 bin olan öğretim elemanı sayısını 185 bine çıkararak Türkiye’yi öğretim elemanı sayısı bakımından OECD ülkeleri arasında 8. sıraya taşıdık. Bu sayısal artış bilimsel çalışmalara da yansıdı. Ülkemizi bilimsel yayınlar bakımından dünya sıralamasında 29. sıradan 17. sıraya yükselttik. İnşallah ilk 10 ülke arasına girdiğimiz günleri de hep birlikte göreceğiz.”
Yurt kapasitesinde de büyük artışlar yaptıklarını, iktidara geldiklerinde 182 bin olan yatak kapasitesini 993 bine ulaştırdıklarını anlatan Yılmaz, yurtlardaki kaliteyi artırdıklarını, yurtların çok konforlu olduğunu vurguladı.
Başvuran tüm öğrencilere burs ya da kredi desteği vererek ekonomik açıdan da gençlerin yanında olduklarını dile getiren Yılmaz, dünyada yükseköğrenimde parasız eğitim veren nadir ülkelerden birinin Türkiye olduğuna işaret etti.
Yükseköğretim kurumlarının, bulundukları şehrin ve bölgenin ihtiyaçlarına göre çeşitli alanlarda bölgesel kalkınmaya katkı sunduğunu ifade eden Yılmaz, birbirinin kopyası değil, farklılaşan üniversiteler istediklerini bildirdi.
“Mevcut meslekler dönüşecek, yeni bazı meslekler ortaya çıkacak”
İş dünyasıyla, yerel yönetimlerle, tarım kesimiyle, bütün toplumsal kesimlerle üniversitelerin bağlarını geliştirmeleri gerektiğini söyleyen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
“Bunu yapan üniversiteler hem kendilerini daha çok geliştirirler hem de çevrelerine daha büyük fayda üretirler. Ayrıca iş gücünü gerekli niteliklerle donatarak eğitim ve beceri geliştirme fırsatları sunan üniversiteler istihdam edilebilirliği artırır ve ekonomik büyümeyi destekler. Burada verilen eğitim, gençlerimize gelecekte kolay iş bulmalarını sağlayıcı nitelikte olmalı. Öyle beceriler ve yetenekler kazandırmalıyız ki gençlerimize, yarın mezun olduklarında kolayca iş bulabilmeleri mümkün olmalı. Bu da neyle olur? Ekonominin ihtiyaçlarını iyi analiz ederek. Sadece bugünün ihtiyaçlarını değil, geleceğin ihtiyaçlarını da iyi analiz ederek başarılır. 5 sene sonra bugünkü mesleklerin bir kısmı kalmayacak. Mevcut meslekler dönüşecek, yeni bazı meslekler ortaya çıkacak. Bunları şimdiden görüp çocuklarımızı bu geleceğe dönük yetiştirmemiz, hazırlamamız gerekiyor.”
Yılmaz, üniversitelerin yerel yönetimlerle ve işletmelerle işbirliği yaparak bölgesel sorunlara çözüm ürettiğini, iş fırsatları oluşturduğunu ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik ettiğini, böylece bulundukları toplulukların ekonomik yapısını güçlendirdiğini belirtti.
Bingöl Üniversitesinin bu açıdan güzel bir örnek olduğunu dile getiren Yılmaz, üniversitenin kısa süre içinde markalaşarak sadece Bingöl’e değil, çevre illere de değer katan bir seviyeye ulaşmayı başardığına dikkati çekti.
Bingöl Üniversitesi Geliştirme Vakfının kurucu heyetinde yer alarak bu büyük ailenin parçası olmaktan gurur duyduğunu kaydeden Yılmaz, Vakfın, üniversitenin fiziki yapısını geliştirmenin yanı sıra öğrencilere destek olmak, bilginin yaygınlaşmasını sağlamak ve akademik çalışmaları teşvik etmek gibi önemli amaçlara hizmet ettiğini bildirdi.
Bingöl Üniversitesinin akademik yapısı ve çalışmaları hakkında bilgi veren Yılmaz, öğrencilere de çeşitli tavsiyelerde bulundu.
Yılmaz, Bingöl Üniversitesinin pilot üniversitelerden biri olduğunu anımsatarak, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Tarım ve havza bazlı kalkınma alanında ve özellikle de Bingöl balı konusunda özel destekler verdik üniversitemize. Böylece üniversitemiz kendini bu alanda farklılaştırdı. Türkiye’de en yetkin üniversitelerden biri haline geldi. Akademik personeliyle, çalışmalarıyla, laboratuvarlarıyla, geliştirdiği ürünlerle, araştırmalarla bu konuda hakikaten farklı bir şekilde kendisini konumlandırdı. Türkiye’de ilk ve tek olan arı ve arı ürünleri yüksek lisans ve doktora programlarıyla üniversitemiz bu alanda uzmanlar yetiştirmektedir. Türkiye’den Avrupa Birliği coğrafi işaret tescil belgesi alan ilk tescilli bal, Bingöl balı oldu. Bu çalışmalar sayesinde. Dolayısıyla hem Türkiye hem Avrupa Birliği çerçevesinde coğrafi işareti olan bir ürüne sahip oldu ilimiz. Ayrıca Türkiye’deki en fazla yeşil alana sahip 5 üniversite arasında yer alıyoruz. Şehrimizin bu eşsiz doğasını kampüsümüze de taşımış durumdayız. Üniversitenin iyi bir eğitim vermesi, iyi bir araştırma ortamı oluşturması ve içinde bulunduğu topluma fayda üretmesi, o toplumun sorunlarına odaklanıp onları çözecek şekilde bilgiyi kullanması lazım. Çok nitelikli bir kadromuz var. Ama kusura bakmayın, eğer çevrenize bu kadro, bu niteliklerini yansıtamıyorsa bir anlam ifade etmiyor. Vatandaşlarımızın vergileriyle, fedakarlıklarıyla üniversitelerimize çok ciddi yatırımlar yaptık. Şimdi üniversitelerden karşılığını bekliyoruz. Toplumsal fayda olarak bu yatırımların karşılığını hem her bir ilimiz hem de ülkemiz için bekliyoruz. İnanıyorum ki Bingöl Üniversitesi yeni nesil bir üniversite olarak, açık bir zihinle toplumun tüm kesimleriyle bağlar kurarak bu alanda da öncü üniversitelerimizden biri olmayı sürdürecektir.”
Törende, Vali Ahmet Hamdi Usta ve Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdal Çelik de birer konuşma yaptı.
Programa, AK Parti Bingöl milletvekilleri Feyzi Berdibek, Zeki Korkutata, Belediye Başkanı Erdal Arıkan, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.